Kuytuda Soluyan Şehir
Betonun içinden sızmaya çalışan küçük bir nefes.
Akşamları sahil yolundan eve dönerken
asfaltın dilinde mırıltılar duyuyorum.
Bir kamyonetin arkasına iliştirdiğim
yarım dizeyi rüzgâr her virajda düzeltiyor.
Kafamın içinde paslı tramvaylar ilerliyor;
her vagonda eski bir bakış, yırtık bir bilet,
ödenmemiş bir kabahat taşınıyor.
Durakların hepsi kuytu, hepsi aynı
şarkının başka tonu gibi.
Pencerelerden taşan sarı ışık
mutfaklara sinmiş mahcubiyeti gizler mi bilmem
ama elimdeki defter dört köşe bir yürek gibi
yeniden çarpıyor her “bilmem” dediğimde.
Şehir soluyorsa, benim payıma düşen
bu buharın içine karışan buhar
belki bir çayın üstünden yükselir,
belki senin saçlarına tutunur.
Hangisi olursa olsun
ben her gece aynı yere not düşerim:
“Melih, unutma. Beton da nefes almak ister.”